Japonya’nın Başkenti Tokyo’da Gezilecek Yerler
Metropol deyince akla karmaşık cadde ve sokaklar, gökdelenler, arabalar, trenler gelse de Tokyo’nun bu konuda çok ayrı bir yerde olduğunu söylemek mümkün. Doğaya, çevreye ve insana verdiği değerlerle ön plana çıkan Japon toplumu, bu kadar yoğun bir kentte huzuru bulabileceğiniz bir çok doğal alana sahip. Japonya genelinde olmak üzere özellikle yoğun kentlerde sokaklarda bir çöp, izmarit vs. bulamazsınız. Heryer tertemiz ve düzenlidir. Japon toplumu ‘çevreni evin gibi temiz tut‘ düşüncesiyle yaşıyor ve nesillere bunu aktarmayı başarıyor. Darısı başımıza…
Huzur Kent Tokyo!
Her neyse, gelin, başkent tam olarak nerede onu bir öğrenelim. Japonya’nın en büyük ve geniş ovası olan Kanto, yoğun bir nüfusa sahiptir. Tokyo ve Yokohama gibi iki büyük metropol barındıran Kanto bölgesi 7 eyaletten oluşmaktadır. Tokyo, Japonya’nın başkenti ve dünyanın en büyük metropolislerinden biridir.
Japonya’nın 46 eyaletinden biri olan Tokyo, bünyesinde 23 şehir birçok kasaba ve köy bulundurur. 1868 yılından önce Tokyo’nun adı Edo idi. 16. Yüzyılda küçük bir kasaba olan Edo, 1603 senesinde politik bir merkez haline geldi. Birkaç yüzyıl sonra ise Edo dünyanın en kalabalık şehirlerinden biri oldu. Meiji döneminde imparatorluk ve başkent Kyoto’dan Edo’ya taşındı ve ismi Tokyo yani ‘doğunun başkenti‘ oldu.
Tokyo, günümüzde marketlerin, mağazaların, alışveriş merkezlerinin, eğlence merkezlerinin, kültürel öğelerin olduğu ve dünya mutfağı olarak birçok seçeneği barındıran dünyaca ünlü turistik bir metropol halini almıştır. Şehirde, Asakusa gibi tarihi birçok yer olduğu gibi, harika müzeler, tarihi tapınaklar, bahçeler ve hatta şehir merkezinde büyük yeşil alanlar bile bulunmaktadır.
Örnek Tokyo Rotası
Haydi, hep beraber başkenti karış karış gezmeye başlayalım. Başkentin merkezinde başlayan yolculuğumuzda ilk durak Tsukijibalık pazarı. 2018 yılında Toyosu’ya taşınacak olan bu pazar dünyanın en büyük balık pazarı olma özelliğini taşıyor. Her gün 2000 tonun üzerinde deniz mahsülünün elden geçtiği bu pazar, Japonların balığı ne kadar çok sevdiğini gözler önüne seriyor.
İkinci durağımız gece ışıklarının uzaydan bile farkedildiği ışık kent Akihabara, diğer adıyla Akiba. Başkentin merkezinde, elektronik dükkanlarıyla meşhur, ışıl ışıl bir yerdir. Özellikle son yıllarda Otaku kültürünün merkezi, anime ve manga hayranlarının ilgi odağı birçok mağaza bulunmaktadır. Pazar günleri en işlek caddelerinden Chuo Dori 13-18 saatleri arası trafiğe kapatılarak halka açılır.
Çok uzaklaşmadan bir Japon bahçesi ziyaret edelim. Koishikawa Korakuen, Japonya’nın en eski ve en güzel Japon bahçelerinden biridir. Edo döneminde (1600-1867) düzenlenmiştir. İsmi Okayama’daki Korakuen bahçesiyle aynıdır.
Koishikawa, diğer geleneksel Japon bahçelerinde olduğu gibi göletler, kaya ve taş düzenlemeleri, ağaçlar ve yapay tepelerden oluşmaktadır. Koishikawa, Tokyo’nun kalabalık ve sitresli akışına doğal güzellikleri bünyesinde barındıran bir Japon bahçesiyle ara vermek isteyen gezginleri beklemektedir.
Tokyo istasyonuna kısa bir yürüyüş mesafesinde olan, çevresi hendekler ve taş duvarlarla örülmüş Edo kalesi görülmeye değer yerler arasındadır. Aynı zamanda Japon imparatoru ve ailesinin ikametgahı olan bu yer 1603 yılından 1867 senesine kadar Tokugawa Shogun tarafından kullanılmıştır.
1868 yılında ise başkent ve imparator, Kyoto’dan Tokyo’ya taşınmış, 1888 yılında yeni imparatorluk sarayı inşa edilmiştir. 2. Dünya savaşında yıkılan saray aynı mimari ile tekrar yapılmıştır. Ziyaretçiler sadece belli yerleri görebilmektedir. İmparatorun doğum gününde ve 2 Ocak tarihinde saray, kapılarını ziyaretçilerine açmaktadır. İmparator ve ailesi bu tarihlerde gelen misafirlerini saray balkonundan selamlamaktadır.
Başkentin merkezinden kuzeyine doğru gittiğimizde Japonya’nın en eski ve en büyük müzesi olan Tokyo Ulusal Müzesi ziyaretçilerini beklemektedir. Müzede sanat ve arkeolojik eserlerden 110000 öğe bulunuyor.
Asakusa
Malum Tokyo’nun kuzeyine gelip de simge haline gelmiş Asakusa ve Sensoji tapınağına uğramamak olmaz. Sensoji tapınağı 7. Yüzyılda yapılmış tarihi bir yapıdır. Tapınak girişindeki büyük “Tori” yani kemer geçit, oldukça dikkat çekmektedir.
Tapınak, giriş yolunda Nakamise adı verilen alışveriş sokağı ve sağlı sollu küçük dükkanlar ile capcanlı bir ortamı ziyaretçilerine sunmaktadır. Asakusa’da lezzetli atıştırmalıklardan tadabilir ve hediyelik eşya dükkanlarından alışveriş yapabilirsiniz.
Eğer muhteşem bir Tokyo manzarası arıyorsanız, Asakusa’nın hemen yakınında 634 metre yüksekliğindeki Japonya’nın birinci dünyanın ise ikinci büyük kulesi olan Skytree’ye tırmanmadan gitmemenizi öneririm.
Müze severlere önereceğim Edo-Tokyo müzesi, içerisinde Edo dönemine ait yapılar, kültürel miraslar, başkentin eski dönemlerini anlatan fotoğraf ve figürleri bulabilirsiniz.
Başkentin kuzeyinden batısına geçtiğimizde ise genç jenerasyonun cıvıl cıvıl dolaştığı alışveriş ve eğlence merkezlerinden Shibuya ile tanışıyoruz. Tokyo’nun en renkli yerlerinden biri olan Shibuya; modanın, alışverişin, gece hayatının ve restoranların dolup taştığı cadde ve sokaklarıyla bilinir. Defalarca kez videosu çekilen film ve dizilere konu olan meşhur yaya geçidi (Shibuya crossing) de burada bulunmaktadır.
Shinjuku
Shibuya’nın renkli atmosferini bırakıp günde 3.4 milyon yolcuyu ağırlayan dünyanın en yoğun istasyonuna gidiyoruz. Shinjuku, büyük eğlence merkezleri, devasa gökdelenleri, iş ve alışveriş merkezleriyle Japonya’nın en kalabalık yerleri arasındadır. Shinjuku onlarca tren hattı ve büyük otobüs durakları ile Tokyo’nun merkezi halini almıştır. Eğer Tokyo Tower veya Skytree’ye tırmanmadıysanız, Tokyo Hükümet Binasına ücretsiz olarak çıkabilir ve Tokyo manzarasının keyfini çıkarabilirsiniz.
Shinjuku istasyonuna yürüme mesafesinde olan Shinjuku Gyoen Bahçesi başkentin en büyük ve meşhur parklarından biridir. Patika yolları, göz kamaştırıcı bir bahçe düzenlemesi ile şehrin yoğunluğundan kaçıp dinlenmek isteyenler için harika bir yerdir. İlkbaharda Sakura kiraz ağaçlarıyla pembeye dönüşen Japonya’dan bir numune görmek isteyenler için güzel bir fırsat diyebilirim.
Başkentin batısında büyük bir ormanlık arazisi, insanı dinlendiren manzarası, güzel yürüyüş yollarıyla sizin nerde olduğunuzu unutturan tarihi ve dini öğelerin içinde bulunduğu Meiji Tapınağı ve yanındaki Yoyogi park’a mutlaka uğranmalıdır diye düşünüyorum.
Tokyo’nun güneyine Tokyo körfezinde insan eliyle yapılan bir ada parçasına gidiyoruz. Odaiba, Edo döneminde Tokyo’yu gelecek saldırılardan korumak için yapılmış ancak şimdilerde alışveriş merkezleri, müzeler ve uluslarası fuar merkezi ile ünlü devasa Gundam robotunun bulunduğu bir yer halini almıştır. Tokyo merkezine Gökkuşağı köprüsüyle bağlı olan bu ada yerli ve yabancı turist akınına uğramaktadır.
Tokyo’nun batısından ayrılmadan önce gençlerin uğrak yeri Harajuku’dan da bahsetmeden geçmeyelim. Genç kültürün ve modanın merkezi durumunda olan bu yer bazı tarihi yapılara da sahiptir. Daha çok gençlere hitap eden, mağaza ve alışveriş merkezlerinin olduğu bir yer olarak bilinir.Shinjuku ve Shibuya istasyonları arasında yer alan, japon gençlerin ilgi odağı Harajuku, moda ve sıradışı bir kültür arayanlara ev sahipliği yapmaktadır. Harajuku’nun en gözde yeri olan Takeshita Dori sokağına uğramanızı tavsiye ederim.
Alışveriş meraklısı iseniz, Tokyo’nun Champ Elysees’i diyebileceğim ki buna Ginza da dahildir, Omotesando bölgesine uğramanız önemle duyurulur. Omotesando Hills aklınızın bir kenarında bulunsun, gittiğiniz zaman mutlaka ziyaret etminizi tavsiye ederim.
Japonların IT firma devlerini bünyesinde barındıran Roppongi, adeta şehir içinde şehirdir. Kompleks binalar, iş ve alışveriş merkezleri, müzeler ve otellerle finansal sektörün kalbi durumundadır.
Tokyo Çevresinde Ziyaret Edilecek Yerler
Tokyo çevresinde ziyaret edebileceğiniz yerler arasında Tokyo Disneyland ilk sırada gelir. Yerli yabancı birçok turisti ağırlayan Disneyland kendine has yapısıyla adeta bir masal kent havasına bürünmüştür.
Tokyo’nun dışında ama merkeze en yakın rekreasyon alanı olarak nitelendirebileceğimiz yerlerden biri olan Takao dağı muhteşem doğası, ilginç tapınakları ve tırmanma yollarıyla meraklılarını beklemektedir.
Eskiden siyasetin kalbi olan Kamakura şehri, şimdi doğunun Kyoto’su olarak anılmaktadır. Birçok tapınak, doğa güzellikleri ve tarihi yerleriyle turistlerin dikkatini çeken bu küçük şehirde görenleri şaşırtan 11,4 metrelik buda heykeli de bulunmaktadır.
Japonya’nın simgesi ve en yüksek dağı olan Fuji dağının yakınında kaplıcalarıyla meşhur bir yer olan Hakone, doğal güzelliği ile ziyaretçi çekmektedir.
Yokohama, Japonya’nın nüfus yoğunluğu açısından ikinci büyük şehridir. Tokyo’ya trenle yarım saat mesafede olan Yokohama, Kanagawa eyaletinin en büyük liman şehridir. Küçük bir balıkçı kasabasıyken 1859 yılında kapılarını ilk defa dış ticarete açan Yokohama, Japonya’nın en önemli şehirlerinden birisi olmuştur.
Fuji dağı:
Japonya’nın sembolü ve en yüksek dağı olan Fuji, 5 göller bölgesi olarak da bilinir. Çevresinde Kawaguchiko, Saiko, Yamanakako, Shojiko, ve Motosuko adlı göller yer alır. Dağ manzarasını en iyi göreceğiniz yerler olan bu göller yöresi, dağcılar tarafından ziyaret edilmektedir. Dağcılık, kamp, balıkçılık ve kış sporları gibi birçok açık hava aktiviteleri bu bölgede yapılmaktadır. Bununla beraber bölgede birçok müze, kaplıca ve Japonya genelinde ün yapmış Fuji Q Highland adlı bir eğlence parkı bulunmaktadır.
Sizler için Başkent Tokyo ve çevresinde gezilecek yerlerden kısaca bahsettim. Detaylı gezilerime Japonya’yı Keşfedelim kategorisindeki yazılarımdan ulaşabilirsiniz. Gelin, hep beraber başkentin altını üstüne getirelim. Rehberlik Talebi için benimle iletişime geçebilirsiniz. Sağlıcakla kalın…