Japonya Ekonomisi
Japonya ekonomisi nasıl gelişti? İkinci dünya savaşı sonrası yakılıp yıkılan ve dümdüz edilen bu ülke nasıl oldu da dünya devleri arasına girebildi. Ekonomi yazı serisinin ilkinde sizlere japon mucizesi olarak bilinen olgunun temel örneklerinden biri olan ikinci dünya savaşı sonrası Japonya ekonomisi‘nden bahsedeğim.
Japonya Ekonomisi’nde Yükseliş Dönemi
Japonya ekonomisi, II. Dünya Savaşı sırasında yıkıma uğrayan bir sanayi altyapısının kalıntılarından gelişti. 1952’de, Müttefik İşgalin sonunda, Japonya, ABD’nin yaklaşık beşte biri kadar tüketen “az gelişmiş bir ülke” idi. Takip eden yirmi yılda Japonya, % 8’lik bir yıllık büyüme oranına sahipti ve bu, savaş sonrası dönemde “azgelişmiş” durumdan “gelişmiş” statüye geçen ilk ülke olmasını sağladı.
Bunun nedenleri arasında hem kişisel tasarrufların hem de özel sektörün yatırımlarının yüksek oranlarda yapılması örnek olarak verilebilir. Ayrıca güçlü bir iş etiğine sahip olmaları, yenilikçi teknoloji ve özel sektöre etkili devlet müdahalesi nedenler arasında gösterilebilir.
Uluslararası Para Fonu ve Ticaret Genel Anlaşması tarafından geliştirilen serbest ticaret ilkeleri kapsamında savaş sonrası dünya ekonomisi tarafından elde edilen hızlı büyümenin Japonya’ya önemli bir faydası oldu. 1968’de Japonya ekonomisi, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi oldu.
1950 ile 1970 yılları arasında, şehirlerde yaşayan nüfus, sanayi iş gücünün şişmesiyle % 34’ten % 46’ya yükseldi. Japon sanayisinin rekabet gücü, 1960’lı yıllarda yıllık ortalama % 18.4’lük bir büyüme ile, ihracatın artmasına neden oldu. 1960’ların ortalarından sonra, 1973’teki petrol krizini takip eden birkaç yıl hariç her yıl cari fazla elde edildi. Bu dönemde, yüksek kişisel tasarruf oranına dayalı güçlü özel sektör yatırımlarıyla ekonomi desteklendi. Bu desteğe, Japonya’nın endüstriyel yapısında önemli değişiklikler eşlik etti. Eskiden Japonya ekonomisi’nin temel dayanakları tarım ve hafif üretim iken, ülke ağır sanayiye yöneldi. Sanayi sektörüne demir-çelik, gemi inşaatı, makine aletleri, motorlu taşıtlar ve elektronik cihazlar hakim oldu.
1960 yılının Aralık ayında, Başbakan Ikeda Hayato, 1961-1970 yılları arasındaki on yıllık dönemde GSYİH’nın % 7,2’sini hedefleyen bir gelir planını açıkladı. Sanayi tabanının genişletilmesine yönelik hükümetin ekonomik planlaması son derece başarılı oldu. 1968 yılında milli gelir ikiye katlandı ve reel olarak % 10’luk bir büyüme oranı yakalandı.
Japonya Ekonomisi’nde Yavaşlama ve Fırsatlar
Başbakan Tanaka Kakuei’nin temel ekonomik ve sosyal planında (Şubat 1973), 1973–1977 dönemi için Japonya’nın yüksek büyüme oranlarını sürdüreceği tahmin ediliyordu. Bununla birlikte, 1973’te yerel makroekonomik politika, para arzında hızlı bir artışa neden olmuştu. Bu durum iç ve dış ticaret piyasalarında büyük spekülasyonlara yol açmıştı.
Japonya, Ekim 1973’te Orta Doğu’daki savaşın patlak vermesi ile petrol krizinin ortaya çıktığı zaman çift haneli enflasyondan zaten muzdaripti. Enerji maliyetleri çok yükseldi. Gerçek gücünü yansıtmayan döviz kuru, değişken bir orana kaydırıldı. Sonuç olarak ortaya çıkan durgunluk, gelecekteki büyüme beklentilerini azaltarak özel yatırımların yavaşlamasına neden oldu. Ekonomik büyüme, 1974-1979 döneminde % 10 seviyesinden ortalama % 3.6’ya ve 1980’lerde ise % 4,4’e gerilemiştir.
1979’daki ikinci bir petrol krizi, VLSI yarı iletken endüstrisi gibi yeni alanların geliştirilmesine ve Japonya’nın sanayi yapısında önemli bir değişime katkıda bulunmuştur. 1970’lerin sonunda, bilgisayar, yarı iletken ve diğer teknoloji ve sektörler hızlı bir büyüme dönemine girmiştir.
Yüksek büyüme döneminde olduğu gibi, ihracat 1970’lerde ve 1980’lerde Japonya’nın ekonomik büyümesinde önemli bir rol oynamaya devam etti. Bununla birlikte, Japonya’nın artan ödeme dengesine eşlik eden ticari rekabet, Japonya’nın iç pazarları daha da açması ve iç talebe daha çok odaklanmasını sağladı.
Balon Ekonomisi
1985 Plaza Anlaşmasının ardından, Japon yeninin değeri keskin bir şekilde yükseldi. 1988’de ABD Doları’na 120 yen sabit döviz kuru sistemi altında 1971’dekine göre üç kat daha değerlendi. Japon ihracat mallarının fiyatındaki artış, denizaşırı piyasalarda rekabet gücünü azaltmıştır. Ancak hükümetin mali önlemleri ile iç talepteki büyüme artış göstermiştir.
1988 ve 1989 yıllarında kurumsal yatırımlar keskin bir şekilde yükseldi. Yüksek hisse senedi fiyatları ile yeni hisse senedi piyasaları hızla yükseldi. Bu da şirketler için önemli bir finansman kaynağı oluştururken, bankalar gayrimenkul geliştirme fonları için bir çıkış noktası aradılar. Şirketler, hisse senedi piyasası spekülasyonları için teminat olarak da kullanıldı. Bu dönemde, arazi fiyatları iki katına çıktı ve Tokyo Nikkei borsa endeksinde % 180’lik bir artış yaşandı.
Mayıs 1989’da hükümet parasal politikaları, arazi gibi varlıkların değerindeki artışı bastırmak için sıkılaştırdı. Bununla birlikte, yüksek faiz oranları hisse senedi fiyatlarını aşağı çekti. 1990 yılı sonunda, Tokyo borsa değeri % 38 düşerek 300 trilyon yen (2.07 trilyon ABD doları) değerinde düşüş yaşadı ve arazi fiyatları spekülatif zirvelerinden düştü. Japonya ekonomisi’ndeki bu durgunluk dönemi “balon ekonomisinin patlaması” olarak bilinir.
Japonya ekonomisi‘nin yaşadığı yükselişin yerini durgunluğa bırakmasıyla 2000’li yıllarda nasıl dibe vurduğunu ve tekrar nasıl toparlandığını “Japonya’nın Ekonomisi Son Yıllarda Nasıl Gelişti” adlı yazımdan okuyabilirsiniz.